26 Ekim 2015 Pazartesi

Ecnebi

Liz Grilli
                                                                                                                                              Japon Balıkçısı - Ezginin Günlüğü
    Ensem terliyor güneşte, sonra ağız dolusu sövüyorum. Her vakit geçendir, hepsi geçecek olan... Yapılanlar ve eylemsizlik hepsi boşa mıdır? Sorularım var ama cevaplarım yok her birinin ucu açık ve hissiz geliyor sanırım ikilemde olmanın getirisi... Sorgulamaları durdurmak isterken senin penceren açılıveriyor ve soğuk bir rüzgar giriyor içeri, uyandırıyor beni. Aklıma o malum şarkı geliyor; "boynuma sarılma gülüm, benden sana geçer ölüm." son cümleleri unutulmuş bir şiir. Yazılanlar bir arka sayfada kalmış ve o güne kadar kimsenin aklına gelmemiş, elinde bir türlü o gücü bulamamış sayfayı hiç çevirmemişler. Ama ben gördüm ve unutmadım.
    Sesin ben tanımadan çok önce kırılmış tıpkı senin beni tanımadan çok önce kırılan bildiklerim gibi. Tüm bildiklerimin ve fiziğin üzerine kusulmuş bomboş bir kitap gibi kaldığımı hissetmiştim. Hiçbirşey yazmadan önce kendim yazmak için, sanki bir anlaşma imzalarcasına kitabın başına imzamı attım. Bu hikayeyi ben yazacaktım. Defalarca kez hikayeme başlayıp defalarca kez yırttım sayfaları. Kiminde bir köyde başlayan hikaye kiminde atlantikte bir gemide başlıyordu. En sıcağı hangisiydi? Üşüyordum da... Evet ben de üşüyorum ama çaktırmıyorum. Bilmem kaçıncı deneme de ortaya birşeyler çıkıyor gibiydi çünkü yazarken bir üst satırı okumaktan vazgeçmiştim. Şuan yazdıklarımdan mutlu giderken hikaye ne başı belliydi ne de sonunu hesapladım ama yaşadım işte. Her kırığı düzeltebileceğimi düşündüm sadece severek, okşayarak. Bir kısmını yaptım galiba ve bir kısmını da kırdım. Şimdi hikayemi yazdığım kağıdı ve kalemi önemsemeden (-ki hep saman kağıda yazarım tok tutar.) anlıyorum. Yaşayabileceğim ve yaşatabileceğim herşey varlığımızla sınırlı. Yani yok saydığım fizik kuralları, üzerine kusulmuş boş kitap ve doğa yasaları! Hepsi boş birer zırva. Yer çekimine kızdığını hatırlıyorum. Haklısın... Son denememde işe bildiğim herşeyi unutarak başladım, şimdilik işe yarıyor.

12 Ekim 2015 Pazartesi

Tarihe Bir Not



13.10.15 Salı 02.04

    Tarihe bir not: Silinmeye çalışıyorum, özlemlerimden ve benimsediğim değerlerden... Bildiğimi sandığım bütün gerçeklerden ve sizden. Hissettin biliyorum, burnum sızlıyor içim bir garip... Bunca zaman sıktım dişlerimi artık gücüm yetmiyor galiba ilk defa bu gece bu kadar sıkı düğümlendi boğazım. Söylenecek çok fazla şey yok aslında... Kısaca bir kaç kelime anlatır herşeyi ama ben şair değilim öyle yazamam kendimi.
    Önce adın sonra ellerin en son hissettiklerim, kokun vs... Gerisi... Yağmur sessizce silse kibrimizi... Susarak özlüyorum...